7 Mart 2016 Pazartesi

Sızıntı

Sızıntı
Yağmur mevsimi, yaz aylarında erkenden başlardı. Bu haziran da bir istisna olmamıştı. Beklenmedik bir şey değildi, adam yemek odasının tavanından yağmur suyunun sızdığını fark etti. Bunu pek umursamadı, sızıntının olduğu yere uzunca bir kova yerleştirdi ve böylece suyun kesileceğini düşündü. Ancak yağmur devam etti, ve adam biliyordu ki kovanın fazla suyla dolup taşma riski vardı. Sabah işe gidiyor ve akşam gelince ilk iş olarak kovayı boşaltıyordu. 
Sonunda, sızıntının kaynağının tavandaki bir hasardan kaynaklandığını fark etti. Beyaz tavanın rengi, sızıntının olduğu yerde bir gölge gibi açık kahverengiye dönüyordu.
Adam, hava durumunu kontrol etti ve önümüzdeki on gün içerisinde düzensiz olarak yağmurun devam edeceğini gördü. Adam, tavanın küfleneceğinden endişelenmeye başladı ve son çare olarak bir tamirci çağırmaya karar verdi.
Ama ne yazık ki, tamiri kendi başına yaptırma yetkisi yoktu. Yalnız onun ev sahibi bunu yaptırabilirdi. Bu sinir bozucu bir politikaydı. Adam ev sahibini aradı ama kendisine ulaşamadı. Ona tavanın durumunun iyice kötüye gitmekte olduğunu söyleyen birkaç sesli mesaj bıraktı. Ev sahibi nasıl bu kadar ahmak olabilirdi, telefonlara bile çıkmıyordu. Üstelik onunla genelde ayda 2 kere konuşurdu. Adam en sonunda, tavandaki zarardan kendisinin sorumlu tutulamayacağını düşündü. Ne de olsa ev sahibi telefonlara bile cevap vermeye tenezzül etmiyordu.
Bir gece, adam ani bir kırılma benzeri, kuvvetli bir sesle uyandı. Hızlıca başucu lambasını açtı ve belli belirsiz devrilmiş bir insanın boylu boyunca döşemede durduğunu gördü. Koşarak apartmanı terk etti ve polisi aradı. Etrafa insanı kusturacak dereceden iğrenç bir koku yayılmıştı.
Adam, omuzlarına serilmiş bir battaniye ve elinde sıcak bir kupa kahveyle polis karakolunda soluklanıyordu. Yalnız bir şey düşünüyordu. Tavanında bir ceset vardı ve su, tavanı yıprattığından tavan bu ağırlığı taşıyamadı, sonrasında onun açığa çıkmasını sağladı. Şimdi, yağmur suyu nedeniyle tanınmaz hale gelen ceset üzerinde otopsi uygulanıyordu. Adam beklerken, ev sahibine aradı ve sonunda ona ulaştı. Telefonda ona durumu açıkladığı anda ev sahibi panik oldu. Adama, bir anca önce oradan çıkması ve yanına gelmesi için yalvarıyordu. Bu arada, bir dedektif ona doğru yaklaşıyordu. Cesedin kimliği tespit edilmişti.
“Bayım, cesedin kimliğini tespit ettik. O Richard Thompson. Ve bu ceset en az 1 yıllık.”
Telefon dehşet içindeki adamın elinden kaydı ve yere yuvarlandı. Ceset, ev sahibine aitti.
Peki o öldüyse bunca aydır, hatta az önce bile, telefonda konuştuğu kimdi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder